Yürüyüş Değiştiren Yarak!
Selam arkadaşlar, bu siteyi uzun zamandır takip eder ve çoğu
hikayeleri severek okurum. Benim de başımdan geçen ve halen devam eden bir
olayı sizinle paylaşmak istedim. İsmim Zeliha, 29 yaşında, 1,68 boyunda ve 60
kiloda, kapalı bir bayanım. Kapalı derken, kocamın zoruyla kapandım. Bir kızım
var 10 yaşında. Sezeryanla olduğu için başka çocuk istemedim. Kocam zorlasa da,
ben hep karşı çıktım, bir daha çocuk yapmadım.
Kocam fabrikada vardiyalı bir işte çalışır. Kazancı fazla olmadığı için maddi
durumumuz da pek iyi değil, ama geçinip gidiyoruz işte. Kocamla malesef monoton
bir hayatımız var. Kendisi 1,70 boyunda ve 95 kiloya yakın. Kendine hiç bakmaz.
Ne giyinmesini bilir, nede kadın ruhundan anlar. Ama sorsanız yatakta ondan iyisi
yok. Yatakta ise 5 dakika bile sürmez ilişkimiz, sonra da, “Bu kadar uzun
kimse yapamaz, benim kıymetimi bil!” diye övünür. İnanın 11 senelik
evliliğimde bir kez olsun seksten zevk almadım. Ne doğru dürüst öpüşmesini
bilir, nede başka yerlerimi öper sever. Bir kez başka kadınlardan duyduğum için
ben ona oral yapmaya niyetlendim, bana söylemediği laf, etmediği hakaret
kalmadı. “Öyle şeyleri orosbular yapar, yarın birgün benim de sana yapmamı
beklersin!” falan filan…
Bir gün bizim oturduğumuz mahallede bir müstakil ev satıldı. Alan kişiler Türk
olduğu için çok sevindim. İnşallah iyi insanlar olur da en azından komşuluk
yaparız diye ümit ettim. İsimlerini sonradan öğrendiğime göre, Jale ve Hakan
isminde evli bir çift imiş alanlar. Durumları çok iyiye benziyordu, adamın
makam arabası gibi koskocaman bir arabası, hanımında da son model bir Jip
vardı. Taşınırlarken ben kocama, “Bir hayırlı olsun ve hoşgeldin diyelim,
çay, kurabiye, börek falan yapıp yanlarına gidelim. Malum adamlar sabahtan beri
taşınmayla uğraşıyorlar!” dedim. Kocam başta mırın kırın etse de razı oldu
ve gittik. Jale hanım ve kocası Hakan çok ama çok iyi insanlara benziyorlardı,
öyle havalı falan hiç değiller, aksine çok mütevazi idiler. Bize karşı da çok
iyi davrandılar ve teşekkür ettiler.
İki gün sonra Jale hanım elinde benim bıraktığım tepsi ve çantayla kapımı
çaldı. Güzel bir çiçek almış ve çantayı da çukulata ile doldurmuştu. Jale
hanıma, “Neden zahmet ettin, ne gerek vardı…” diyerek içeri buyur
ettim ve akşama kadar oturduk, sohbet ettik, çay kahve içtik. O günden sonra
çok samimi olduk. Kocam, Hakan’ı beğenmese de ziyaretlerine kocamla beraber
gidip gelmeye başladık. Kocam sanırım Hakan’ı kıskanıyordu. Hakan 1,80
boylarında ve çok atletik bir vücuda sahipti. Genelde çok dar gömlek veya
tişört giyerdi. Adamdın vücudunda yağ denen bir şey yoktu nerdeyse. Hakan’ın
birkaç tane Süpermarketi varmış ve yanında nerden baksan 35-40 kişi
çalışıyormuş.
Bir akşam yine onlara oturmaya gitmiştik. Sohbet esnasında konu işten güçten
açılınca, Jale bana, “Sen neden çalışmıyorsun Zeliha, eve katkın olur ve
en azından evde boş oturmazsın!” dedi. Kocam hemen atladı, “Gerek
yok, ben çalışıyorum! Hem kapalı olduğu için ona iş vermezler!” dedi. Jale
de kocama, “Eğer isterse bizim Markette kasada çalışabilir. Hem ben de
sürekli Marketteyim, beraber gider geliriz, gözün arkada olmaz!” dedi.
Akşam evimize dönünce kocamı yalvar yakar ikna etmeye çalıştım. Sonuçta ayda
1.400 Euro maaş alacağım için ikna oldu. Dünyalar benim olmuştu.
Birkaç gün sonra işe başladım. Kızım okula gittiği için sabah 8’den 16’ya kadar
çalışıyordum. İşi çok çabuk öğrendim, kasa işi çok kolaydı ve 2 aya kalmadan
neredeyse herşeyi biliyor ve her işe yardım ediyordum. Jale ile de çok yakın
arkadaş olmuştuk. Birgün sabah yine Jale’nin arabası ile işe giderken, konu
evlilikten, mutluluktan açıldı ve sonunda sekse geldi. Jale bana, “Seks
hayatınız nasıl gidiyor Şekerim?” diye sorunca ben, “Ehh işte, öyle
böyle idare ediyoruz!” diyerek geçiştirdim. Ama o anlatırken ağzım açık
kaldı. Kocası ile yaptıklarını anlatırken hem gözünün içi gülüyor, hemde ara
sıra kasığını tutup, “Sorma, benimki akşamdan sevişmeye bir başladı mı,
sabah saat 3’e 4’e kadar yapar. Aramızda kalsın, Hakan’ınki oldukça büyük,
bazen karnıma ağrılar girer, bazen de yürümek bile zor gelir, resmen yürüyüşüm
değişir. Üstelik beni yalayarak 1-2 kez Orgazm etmeden asla girmez bana!”
dediğinde bende film koptu. “Yalar mı? Nasıl yalar?” diye sorduğumda,
Jale başladı gülmeye ve “Nasıl yalayacak, amımı götümü, her tarafımı
yalar! Hele bazen 69 oluruz, bu en sevdiği pozisyon, işte o zaman yarım saate
yakın o beni, ben de onunkini yalarım!” demez mi. O gün iş yerinde
çalışırken aklım başımda değildi, sürekli Jale’nin anlattıklarını düşünüyordum.
Pazartesi sabah birlikte işe gitmek için yine Jale’nin arabasının yanına indim.
Jale evden çıktığında yürüyüşü değişmişti, resmen bacakları ayrık ayrık ve
zorla yürüyordu. Bana gülümseyip, “Günaydın!” dedi. Arabaya otururken
altına küçük bir yastık koyunca, “Hayırdır ne oldu, hasta mısın, istersen
sen gelme ben otobüsle giderim!” dedim. Jale, “Yok canım birazdan
geçer popomun sızlaması, dün gece Hakan yine coştu ve son olarak arkadan yaptı,
oranın da hastası, girince çıkmak bilmiyor!” dedi ve güldü. “Arkadan
derken?” diye sorunca, “Ahh Zeliha, sen de bu yaşına gelmişsin, genç
kız gibi soru soruyorsun. Arkamdan yaptı, yani götümden sikti, şimdi anladın
mı?” dedi. Ben şaşkınlıkla, “Gerçekten mi?” diye sorunca,
“Niye inanmıyorsun kız, kocan seni hiç arkadan yapıyor mu?” dedi. Ben
de nasıl oldu bilmem ama, “Bırak arkadan yapmayı, önden bile doğru dürüst
yapmaz!” dedim. “İlahi Zeliha, tam bir alemsin valla!” dedi ve
gülüştük, devam ettik yolumuza.
O günden beri ailecek bir araya gelmelerimizde gözüm hep Hakan’ın önüne
kayıyordu. Pantolonun önü öyle şişkin duruyordu ki, içim bir tuhaf oluyordu.
Ama Hakan’ın da ara sıra bana baktığını yakalamıştım. Utanıp başka yere baksam
da, genelde mutfağa gidip gelirken götüme baktığını hissediyordum. Günlerim
artık daha bir değişik geçiyordu, kocamı aldatmak asla aklımdan geçmiyordu, ama
kaçamak bakışlarla halen Hakan’ın önüne bakmaya devam ediyordum. Ve hayaller
kuruyordum…
Yaz tatili vakti geldi. Ben Markette işe başlamadan çok önce kocam çalıştığı
Fabrikadan 3 haftalığına izin almıştı, birlikte Türkiye’ye gidecektik. Ama
şimdi benim durum değişmişti. Markette herkes eski çalışanlar olduğu için
millet izinini ayarlamış, ama bana izin yoktu. Samimiyetimizi kullanıp özel bir
muamele de istemedim. Hakan abi de, “Zeliha, söz, seneye yaz tatilinde
sana 4 hafta izin vereceğim, bize yardımcı oldun bu sene, ben de unutmam bu
iyiliğini!” dedi ve teşekkür etti. Ben artık kocama, “Siz bensiz
gidin memlekete!” demek zorunda kaldım. Kocamla kızımı taksiye bindirdik
ve havaalanına gittiler. Akşam Türkiye’den aradı kocam ve “Bizi merak etme,
sen kendine dikkat et, biz babamlarla iyiyiz burda!” dedi.
Ertesi sabah işe giderken, Jale, “Kızımla 2 hafta okulu ile tatile
gidiyoruz. Velilerden iki kadın da gitmesi lazımmış, ben de bu sene tatile
gidemiyorum diye kabul ettim! Zeliha bak buralar sana emanet. Hakan yemek ve
çamaşır işinden anlamaz, ben sana bir anahtar vereyim, bizim eve de bakar ol,
ama lütfen kızma ve sana 1 maaş da ikramiye verelim, yoksa Hakan kabul
etmez!” dedi. Ben, “Seve seve yaparım, ikramiyeye ne gerek var!”
desem de, Jale ısrar edince extra maaşı kabul ettim.
Bir gün sonra Jale’yi kızı ile havaalanına Hakan abi götürdü. Hakan abi genelde
akşamları eve saat 19-20 arası gelirmiş, ben de o gün işten çıktım doğru Hakan
abilere geçtim. Evi toparladım, bir güzel de yemek hazırladım. Masayı
hazırladım ve çıktım. İkinci gün yine mesaiden sonra onların eve gittim, yemek
yaptım, masayı hazırladım, tam çıkmak üzereyken Hakan abi erkenden geldi.
“Zeliha dünkü yemek harika idi, ellerine sağlık, ben alışkın değilim öyle
güzel yemeklere, Jale pek anlamaz, bak beni şişmanlatacaksın onlar gelene
kadar!” diye takıldı.
“Afiyet olsun!” deyip çıkacakken, “Zeliha nereye? Otur, beraber
yiyelim, sen de yalnızsın ben de, bir tencere yemeği kim yiyecek?” diye
ısrar edince, birlikte yemeyi kabul ettim. Yemek yerken Hakan abiyi Jale aradı,
yarım saat konuştular. Yemekten sonra Hakan abi, “Zeliha oldu olacak bir
de çay demle de içelim!” deyince, kıramadım çayı da demledim. Tam
çaylarımızı salona götürmüştüm ki kocam aradı. Hakan abiye sessiz olmasını işaret
edip, telefonu açtım. Kocam, “Nerdesin?” diye sorunca,
“Evdeyim!” dedim. Kısa bir konuşmadan sonra kapattı telefonu. Hakan
abi gülerek, “Niye burda olduğunu söylemedin Zeliha?” dedi. Ben de,
“Neme lazım, yanlış anlar, bana kızar!” dedim. “Zeliha bozulma
ama senin kocan biraz yabani! Birbirinizden ayrısınız ve seninle 1 dakika bile
konuşmadı ve ilk sorduğu şey de ‘Nerdesin?’ oldu!” dedi. “Aman Hakan
abi, bu böyle gelmiş, böyle gider, malesef değişmez, haklısın kocam odunun
teki!” dedim.
Çaylarımızı içerken Hakan abi, “Ben üzerime rahat bir şey giyeyim, oturur
sohbet ederiz, nasıl olsa artık arayan soran olmaz!” dedi. Üzerine bir
tişört ve spor pantolonu ile geldi içeriye. Ama eşofman tarzında giydiği şey
çok ince olduğu için önündeki şişkinlik çok net görünüyordu. Sohbete başladık,
çay kahve derken saat 22:00 olmuştu. Ben artık gitmek için müsade istedim.
Hakan abi, “Zeliha yarın Pazar iş yok, otur. Hem uykun gelince geç misafir
odasında yat. Korkacak bir şey yok, yabancı mıyız?” deyince ben gaza geldim,
“Yoo niye korkayım, korkmuyorum, ama ben gideyim!” dedim. Hakan abi,
“Bak sen de ben de yalnız oturmaktansa sohbet ederiz biraz daha!”
diye ısrar edince kıramadım.
Ben gitmekten vazgeçince, Hakan abi kilere indi ve bir şişe beyaz Şarapla
yukarı geldi tekrar. “Zeliha hiç Şarap içtin mi?” dedi. “Hayır
içmedim, hem alkol günah degil mi?” dedim. “İlahi Zeliha, Şarap alkol
değil ki, üzüm suyu. Gel felekten bir gün çalalım, aramızda kalır, söz! Jale
bunu çok sever, ama eğer sen yok ben içemem, bana ağır gelir diyorsan,
içme!” dedi. O sırada yine gaza geldim, “Jale içiyorsa bana niye ağır
gelsin ki, tamam içelim!” dedim. Kalktı slow bir müzik açtı ve iki bardak
getirdi. İkimize de yarımşar kadeh doldurdu (Şarap öyle içilirmiş sonra
öğrendim) ve sohbete koyulduk yine…
Üçüncü kadehten sonra başımın döndüğünü hissettim, vücudumun heryerini ateş
basıyordu sanki. Hakan abi de, “Bak yanakların kızardı, istersen fazla
içme!” dedi. Ben de gülerek, “Haklısın, her tarafımı ateş bastı,
nasıl üzüm suyuysa bu Şarap!” dedim. O sırada Hakan abi, “Dur ateşine
bir bakayım!” diyerek karşı koltuktan kalktı, yanıma oturdu. Elinin dışı
ile yanaklarıma temas edip, “Valla haklısın, yanakların ateş gibi yanıyor
resmen!” dedi ve güldü. Sonra da, “Biliyor musun, yanakların
kızarınca daha tatlı oldun!” deyince utandım, yüzümü çevirdim. Hakan abi,
“Utanacak bir şey yok Zeliha, gerçekten güzel oldun, zaten güzel bir
kadınsın, ama böyle daha güzel oldun! Ama istersen eşarbını ve üzerindeki
ceketini çıkar, yoksa havale geçireceksin!” deyip gülümsedi.
Eşarbı çıkardım, saçlarımı serbest bıraktım (Saçlarım nerdeyse kalçalarıma
kadar uzundur). Sonra ceketi de çıkardım. Altımda sıfır kollu ve daracık tişört
olduğunu unutmuşum. Göğüslerim oldukça büyük ama dik olduğu için, Hakan abi,
“Offf Zeliha, böyle bir güzelliği neden saklıyorsun?” dedi. Ben yine
utanıp, “Aman, sanki güzel olsam ne olacak, kıymetini bilen olmadıktan
sonra!” dedim. O sırada Hakan abi saçlarımı kafamdan aşağı ta kalçalarıma
kadar okşayıp, “Bu güzelliğin kıymetini bilmeyeni vurmak lazım, nasıl
bilmez ahmak kocan?” dedi. Eli kalçamın üzerinde kaldı. Kalçamı okşamaya
başlayınca, “Hakan abi yapma lütfen…” diyerek döndüm. O sırada
yanağımdan öyle sıcak öptü ki, bir tuhaf oldum. Bir yandan hoşuma gitmişti, bir
yandan da, “Abi yapma lütfen…” demeye devam ediyordum.
Boynumu, boğazımı öpmeye, kulak mememi emmeye başladı. Sonra kulağıma,
“Şarap da aramızda kalacak, bu yaptıklarımız da, ben artık dayanamıyorum,
lütfen kırma beni Zeliha!” dedi. Bedenim titriyordu resmen. Ağzım,
“Yapma!” dese de, içimden devam etmesini umuyordum. Yavaşca arkamdan
tişörtümü çıkarttı ve hemen sütyenimi de açtı, önüme geçti. Ben, “Abi
yapma…” dedikçe göğüslerimi ve meme uçlarımı emiyordu. Bacak aram resmen
ıslanmıştı, ne oluyordu bana, arzularıma karşı koyamıyordum…
Salondaki koltukları çok genişti, yatak gibiydi nerdeyse. Beni yatırdı ve
eteğimle külotumu çıkarttı. “Yapma abi…” desem de, bacak arama
yumulmuştu bile. Ordan sonra bende Film koptu. Amımı öyle bir yalıyordu ki,
dilini içine sokarak, am dudaklarımı tek tek emerek, klitorisimi dudaklarının
arasında sıkıştırıp sündürerek. Bana birden bir titreme geldi, ölüyorum sandım
ve amımdan resmen sular akmaya başladı. Orgazm dedikleri bu olsa gerek. İnanın
yarım saate yakın yaladı amımı ve o yarım saatte 3 kez Orgazm oldum. Bulutlarda
uçuyordum resmen. 11 yıllık evliydim, ama bu duyguyu daha önce hiç
yaşamamıştım.
Sonunda doğruldu, beni kucağına aldı ve ikinci kata çıktık. Ben kucağında, bir
yandan dudaklarımı emiyor, bir yandan merdiven çıkıyordu. Bu nasıl bir adam
böyle diye düşünürken yatak odasına geldik. Koskoca bir yatakları vardı,
yatırdı beni. Ve önümde soyunmaya başladı. Boxerini çıkarınca nerdeyse dilimi
yutuyordum. Aman Tanrım, o nasıl bir yaraktı öyle, uzunluğu nerdeyse bileğim
kadar ve başı kalın mı kalın. Jale demek ki, “Hakan’ınki oldukça
büyük!” derken abartmamıştı.
Hakan yarağını ağız hizama getirip, “Şimdi de senin hünerlerini görelim
bakalım!” diye dudaklarımın arasına doğru dayadı. Sıra bende idi, beni
böyle dili ve ağzı ile 3 kez Orgazm eden adama mümkün mü yok demek. Yarağını
yalamaya başladım. Ama kafası bile ağzıma sığmıyordu, zorlanıyordum iyice.
Acemice ve korku içinde elimden geldiği kadar yaladım…
10 dakika geçmeden, Hakan, “Şimdilik yeter bu kadar! Şimdi de amının
hünerlerine bir bakalım!” deyip yarağını ağzımdan çekti. Yatağa yanıma
sırtüstü uzanıp, “İlk seferinde gel sen üzerime canım!” dedi. (Kocam
beni sikerken hep altına alırdı). Üzerine çıktım, am dudaklarımla Hakan’ın
göbeğine yapışmış yarağı üstünde ileri geri giderek, am sularımla resmen
yıkadım yarağını. En sonunda yarağı başından tutup ıslak amımın ağzına
yerleştirdim. Amım o kadar ıslak olmasına rağmen sırf o kocaman başını içime
alana kadar öldüm nerdeyse. Ama Hakan hiç alttan hareket etmiyor, “Aşkım
sen kendin ayarla, yavaş yavaş. Hepsi girince biraz acır belki, ama sonra
alışırsın!” diyordu. Ona söylemesi kolay, o yarak sonuçta bana giriyordu.
Amım yırtılıyor sandım, ama sonunda yarısını almıştım ve artık durmak niyetim
de yoktu. Biraz daha, biraz daha derken sonunda taşaklarına kadar oturdum.
Yarağını sanki midemde hissediyordum. Yarağı komple içimde iken hiç
kımıldamadan, 10 dakikaya yakın sadece öpüştük. Sonunda dayanamadım ve hafiften
kalkıp oturmaya başladım…
Tanrım bu ne güzel bir şeydi böyle, amımın duvarlarında kalın yarağının
damarlarını hissediyordum. Amım yarağına alıştıkça alıştı ve benim hareketlerim
de daha bir serileşti. Gittikçe hızlanan bir tempoyla kalkıp oturuyordum artık.
Kocamdan alışık olduğum için bitecek korkusu ile, bir ara çok hızlanmışım.
Hakan, “Aşkım acele etme, daha sabaha kadar vaktimiz var, sabaha kadar o
senin, elinden alan yok, tadını çıkar!” demesi ile yavaşladım.
15-20 dakika sonra Hakan beni üzerinden indirip altına aldı, bacaklarımı omzuna
attı. Yarağını amıma tek seferde köküne kadar sokunca tekrar yırtılıyorum
sandım. O esnada öyle bir bağırmışım ki, nerdeyse tüm mahalleyi ayağa
kaldıracaktım. Hakan, “Aşkım sakin ol, adam öldürüyorum sanacaklar!”
diye güldü. “Gülme aşkım, o yarak sana girse ölürsün valla!” dedim.
Ufak ufak hızlanarak pompalamaya başladı. Artık Orgazmlarımı saymaktan
vazgeçmiştim. Ama bende tam yine bir titreme başladığında Hakan iyice hızlandı.
Ben yeniden Orgazm olurken Hakan da boşaldı. (Kocamla hiçbir zaman aynı anda
boşalmamıştım). İçime Hakan’ın dölleri bahçe hortumundan akar gibi akıyordu.
Birbirimize kenetlendik ve içimden çıkmadan beni üstüne aldı.
İyice yorulmuş ve mayışmıştım. Hakan altımda ve yarağı içimde, bir saate yakın
uyumuşum. Hakan’ın alttan amıma pompalamasıyla uyandım. Dudaklarına dudaklarımı
verip öpüştükten sonra, “Sen nasıl bir insansın böyle, halen mi sikiyorsun
beni?” demem gülüp, “Evet, doyamıyorum sana!” dedi ve beni
üstünden indirdi. Beni dört ayak pozisyonuna alıp arkama geçti. Yine sikecek
diye beklerken, başladı hem amımı hem götümün deliğini yalamaya. Böyle bir zevk
yok dünyada, perişan oldum.
Sonunda götümün deliğine okkalı bir tükürük bırakıp, o koca yarağını götüme
dayadı. Niyetini anlamıştım, götten sikecekti beni. Telaşla, “Hakan yapma
kurban olayım, oraya girmez, ölürüm valla, hem ordan daha hiç yapmadım!”
desemde, Hakan’ı durdurmak imkansızdı.
Ama ne kadar denediyse de girmedi. Komodinden kreme benzer bir şey aldı ve bu
sefer hem yarağını, hem götümün deliğini kremledi. “Aşkım kasma kendini,
ben bu götü sikmezsem uyuyamam, kasarsan acır, serbest bırak kendini!”
dedi. En sonunda yarağının kafasını götüme öyle bir geçirdi ki, dudağımı
ısırdım, gözümden yaş geldi. Hakan, “Bak aşkım kafasını aldın işte, gerisi
kolay!” dese de ben ölüyordum acıdan. Yarağının kafası götümde hareketsiz
beklerken bir yandan da amımı okşamaktan alamıyordu kendini. Amımı okşadıkça
ben gevşedim ve sonunda milim milim de olsa, o koca yarağı götüme tam almıştım.
Yavaş yavaş acı geçti ve o koca yarak götüme girip çıktıkça resmen zevk almaya
başladım. Tabii amımı da sürekli okşamaya devam etti. Yarım saate yakın götümü
sikti ve en sonunda içime boşaldı. Yarağını götümden çıkarmadan yan yatırdı
beni, 66 pozisyonunda arkamdan bana sarıldı ve uykuya daldık…
Sabah bir uyandım ki, o koca yarağı halen götümde. Yavaşça kendimi çekip
yataktan kalktım. Duşa gidecektim, ama yürümekte zorlanıyordum. Jale’nin
yürüyüşünün bazen neden öyle değiştiğini şimdi çok iyi anlıyordum. Duşumu
yaptım. Kahvaltıyı hazırladım ve Hakan’ı uyandırdım. Yüzünde bir gülümsemeyle
beni öptü ve “Aşkım harikaydın dün gece! Artık bizimkiler gelene kadar
buradasın, hiçbir yere göndermem seni!” dedi…
O günden beri artık sikişmeden duramıyoruz. Fırsat buldukça, arabada, depoda,
bazen de Otelde beni sikmeden bırakmıyor. Seni çok seviyorum koca yaraklım ve o
yaraksız yaşamak istemiyorum!