Üvey Kızımı Arabada Becerdim
Merhaba. Eşim ve üvey kızımla birlikte Antalya’da yaşıyoruz. Eşim Handan sarışın, balık etli ve oldukça güzeldir. Eşim rahat bir aile ortamında yetişmiş, giyimine özen gösteren, bakımlı seksi bir kadındır. Topuklu ayakkabıları ile mini eteğinin altında bacakları muhteşem görünür. Likralı daracık beyaz taytını giyip çıktığında kalçalarının daha güzel görünüyor.
Üvey kızım Pelin ise henüz 16 yaşında ve Liseye gidiyor. Eşimin tek çocuğu olan Pelin tam bir Çıtır Çerez diyebilirim. Pelin Liseye başladıktan sonra Lolita havasına girip serpildi. Sıcak Antalya havasında rahat giyinmeyi seven Pelin, evde bu rahatlığı abartır, minicik şortlar, etekler giyer. Denizde giydiği bikiniler de oldukça cüretkardır.
Ehliyet almanın zorlaşacağı haberlerinin çıktığı günlerdi. Ben de eşimi ehliyet alması için teşvik ediyordum. Çünkü eşimin ehliyeti yoktu ve araba kullanmayı da bilmiyordu. Birkaç defa arabamı kullanması için çalıştırdım, fakat her seferinde beceremedi. Eşime, “Eğer sen araba kullan ve ehliyet al, sana araba alacağım!” dedim. Eşim bu sözümden sonra ikna oldu ve ehliyet kursuna gitti. Gittiği kursta yazılı sınavını kazanmış, direksiyon dersi alıyordu.
Antalya’nın meşhur sıcaklarının başladığı yaz ayları gelmişti. Hem mangal yakalım, hem de serinleyelim diye, eşofmanları giyip, ormanlık alana pikniğe gitmiştik. Piknik alanına varıp yerleştik, şöyle etrafı bir dolaştım. Piknik alanının bitiminden sonra ormanın içine doğru giden gayet geniş ve güzel bir yol vardı. Eşimin yanına dönüp, “Araba kullanmaya uygun yol var, gel seni biraz çalıştırayım!” dedim. Eşim ise, “Hayır, senin yanında heyecanlanıyorum ben kursta öğreniyorum!” dedi. Ona, “Sen kursta yine öğren, ben sana araba kullanmanın inceliklerini öğreteyim!” dediysem de kabul etmedi. Kızı Pelin de annesini ikna etmeye çalıştı, ama eşim Nuh dedi peygamber demedi. Eşim Peline, “Çok istiyorsan git kendin öğren, ben şu ağacın altında mis gibi yatıp dinlencem!” dedi. Pelin öfkeli bir şekilde annesine, “Öğrenirim, ne var!” dedi, bana dönüp, “Baba bana öğretir misin?” dedi. “Öğretirim, ama önce annenin öğrenmesi lazım, sınava girecek!” dedim. Eşim yere sermek için götürdüğümüz örtülerden birinin üstüne uzanıp, “Sonra öğrenirim, acelesi ne?” dedi. Pelin bir hışımla kolumdan çekip, “Baba bana öğret!” dedi. “Pekala, gel bir tur atıp gelelim!” dedim.
Arabaya bindik, piknik alanının sonundaki yola doğru gidiyorduk. Pelin araba hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Hevesini kırmak istemiyordum, ama nereden başlasam bilemiyordum. Kucağıma otursun, biraz gittik mi, (Tamam, yeter artık…) derim diye düşündüm. Orman yoluna girip kenara çektim. Pelin arabadan indi, benim kapıyı açtı bekliyordu. Koltuğu arkaya itip, direksiyonu yukarı kaldırdım ve “Gel bakalım, biraz direksiyon tutmayı öğren!” deyip, Pelini kucağıma oturttum. Birinci vitese taktım yürüdük. Gaz, fren ve vites, yani arabanın kumandası tamamen bendeydi. Pelin birinci viteste giderken direksiyon tutuyordu sadece. Ama sanki arabayı o kullanıyormuş gibi heyecanlı ve sevinçliydi…
Bu arada Pelinin altındaki aletim uyanmış, Pelinin kalçalarına dayanmıştı. Küçük bir hareketle aletimi eşofmanın içinde düzelttim. Pelin araba kullanmanın heyecanını yaşarken, ben de büyük zevk alıyordum. Tarif etme bahanesiyle, ileri geri küçük hareketlerle, bacak arasında gidip geliyordum. Kucağımdaki Pelinin saçları yüzüme değiyordu. Başımı öne yaklaştırıp boynuna öpücük kondurdum ve “Aferin iyi gidiyorsun kızım!” dedim. Pelin seviniyor, “İyi kullanıyor muyum baba?” diye soruyordu. “Gayet güzel gidiyorsun kızım, tabi ki bu bir seferde olacak birşey değil, çok çalışmamız lazım!” dedim. “Tamam, çok çalışalım baba, her gün çalışalım ki, hemen öğreneyim!” dedi. “Olur kızım, olur çalışırız!” dedim. “Bak baba, annemden önce öğrenmeliyim, ona göre!” dedi. “Tamam kızım, annen her gün kursa gittiğinde, biz de çalışmaya çıkarız, annene sürpriz olur!” dedim. Pelin kucağımda sevincinden yerinde hoplayıp zıplarken aletim daha fazla dayanamadı ve küloduma boşaldım. Hemen arabayı durdurup, “Hadi in bakalım!” dedim. “Biraz daha kullansaydım?” dedi. “Tuvaletim geldi kızım…” diyerek Pelini indirdim. Külodum ıslanmıştı, eşofmanımın ıslanmasını istemiyordum. Ağaçların arkasına gidip, külotumu çıkartıp attım. Döndüğümde Peline, “Bu günlük bu kadar, sonra devam ederiz kızım!” dedim. Eşimin yanına döndük ve güzel bir piknik oldu.
Eve döndüğümüzde Peline daha rahat nerede araba kullandırabilirim diye düşünürken, aklıma araba pazarı geldi. Çok geniş bir alandı, aynı zamanda dikkat çekmez ve gözden uzaktı. Kızımın kalçaları beni şimdiden heyecanlandırıyordu.
Ertesi gün eşim sürücü kursuna gitmek için evden çıkınca, Pelin hemen, “Hadi baba, biz de gidelim!” dedi. Üzerimizde birer şort ve tişört vardı. Cüzdanı ve arabanın anahtarını alırken, (ne olur ne olmaz diyerek) yanıma yedek bir şort aldım. Araba pazarına varınca yine koltuk ve direksiyonu ayarlayıp, Pelini kucağıma aldım. Dizlerimi birleştirdim, böylece Pelin bacaklarının birini sağa diğerini sola salladı. Hareket ettikten sonra dizlerimi açıp kapayarak, Pelinin bacak arasını rahatça açıyordum. Her ileri geri hareketimde, Pelinin amına götüne ‘Şortlu’ badana yapıyordum. Çaktırmadan elimi bacağına koyup okşuyordum, “Aferin kızım, iyi gidiyorsun!” diye boynuna ve kulak memesine öpücükler konduruyordum. Pelin de altındaki sertliğin farkındaydı ve kıçını sikime bastırıyor, ara sıra hafif hareketlerle kıçını sağa sola oynatarak benimle oynuyordu. Böyle bir süre devam ettikten sonra daha fazla dayanamadım ve yine boşaldım. Peline, “Çok terledim kızım, tuvalete gitmem gerek!” diyerek, pazarın içinde bulunan tuvalete gidip, şortumu değiştirdim geldim. Peline, “Bugünlük bu kadar yeter kızım, yarın devam ederiz!” dedim. Pelinin, “Ama Babaaa, çok zevkliydi!” diye mızmızlanmaları arasında eve döndük. Geldi dizime oturdu, boynuma sarıldı, az çalışmamızdan şikayetçiydi. “Tamam söz, yarın daha çok çalışırız!” diyerek gönlünü aldım.
Karım döndüğünde ona çalışmamızdan hiç bahsetmedik. Ertesi günü iple çekiyordum. Eşim kursa gidince, Pelin yine, “Hadi baba çıkalım, ben hazırım!” dedi. Pelinin bu sefer minicik bir etek giymişti. Ona baktığımı görünce, “Dün çok terlemiştin baba, onun için…” dedi. Ben de kenarından aletimi çıkarabileceğim geniş bir şort giydim. Pazar yerine varınca tüm ayarlamaları yeniden yapıp, “Gel bakalım kızım!” dedim. Zaten minicik olan eteğin uçlarını kaldırarak kucağıma oturmasını sağladım. Pelinin delikleri ile aletimin arasında artık sadece tanga külotu ve benim şortum vardı. İnce dantelli bir tanga külot giyen Pelin sanki hazırlıklı gelmişti. Ondan aldığım bu cesaretle şortumun içindeki sikimi çıkarmaya karar verdim. Birleştirdiğim dizlerimden sağa sola ayrılan bacaklarını, “Şuraya koy, buraya koy…” derken, Pelini belinden tutup hafif kaldırım ve sikimi çıkardım, Pelini tekrar kucağıma oturttum. Tenine temas eden sikimin farkındaydı, ama bozuntuya vermedi…
Arabayla hareket edip pazar yerinde turlamaya başladık. Peline, “Evet kızım, sen bu işi öğreneceksin!” diyerek, saçlarını okşuyor, boynunu öpüyordum. Pelin ara ara kalkıp otururken sikim bacaklarına, kalçalarına sürtüyordu. Türlü bahanelerle ileri geri yaparak, bacak arasına ve külotuna vargel yapıyordum. Kalktığı bir anında külotunu yana sıyırdım. Oturduğunda deliklerine dayanan sikim zevkten dört köşe idi. Amının dudaklarını hissedebiliyordum. Sikim zevkten çırpınırken, Pelinin boynunu ve kulak memelerini öpmeyi bırakmıştım, artık resmen yalıyordum. Pelin de araba sürmekten aldığı zevkin yanı sıra, altındaki zevki de eklemiş, sikimin üstünde kıvranıyordu. Sikime sürtünerek Orgazm olan Pelinin amından akan suları sikimi iyice kayganlaştırmıştı. Kalktığı bir anında onu alttan kalçasından havada tutup, sikimi göt deliğine dayadım. Sıcaktan ve zevkten vıcık vıcık terlemiş olan göt deliğine girmeye hazır bir alet vardı, her şey ona bağlıydı, isterse oturur, sikimi götüne alır, istemezse oturmaz, kenara çekerdi. Heyecanla ve nefes almadan hareketsiz bekliyordum. Pelin yavaşça götünü sikime bastırdı, başını götüne alınca, ben de alttan bastırdım ve sikimin kalanını da ben soktum götüne. İnanılmaz bir şeydi. Daha git gel yapamadan, o saniye beline sarılıp içine volkan gibi patladım.